Kuşatmanın Sonu Bir Çörek Oldu
1676 yılında büyük Osmanlı İmparatorluğu’na sadrazam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Macarların koruma istemelerini bahane ederek Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna karşı çıktığı II. Viyana Seferi şüphesiz çok önemli bir tarihi olaydır.
Sonuca ulaşmayınca Osmanlılar gerileme devrini iyice yaşamaya başlamışlar ve sadrazamın da zaten kellesi gitmiştir. Ama tarihin bazı komik tarafları da vardır. Mustafa Paşa Viyana’yı alıp şanına şan katmak ister ama bunun için yeniçerileri kullanmaz, lağımcılara yer altından tüneller açtırarak surları geçmeyi düşünür. Çünkü Viyana’yı talan ettirmeden, bütün ihtişamıyla almak ister. Ama kimsenin aklına gelmeyen şeyler olur. Kuşatma altındaki şehre ekmek yetiştirmek için geceleri çalışan fırıncılar, yer altından gelen sesleri duyarlar. Gerisi malumdur. Viyana alınamaz, Batı Dünyası da Osmanlı’nın artık korkulacak bir güç olmadığını anlar. Bundan sonrası tarihin ilginç tarafıdır.
Kendi başarıları ile çok mutlu olan fırıncılar Türkleri temsil eden “hilal biçimli” bir çörek yaparlar. Zaman içerisinde Fransa’ya ulaşan çörek sonraki yıllarda bize kadar ulaşır. Bu çörek yani tüm dünyada bilinen adıyla “ay” anlamına gelen kruvasandır. Viyana üzerinden Fransa’ya giden kruvasan burada son şeklini alıp bütün dünyaya yayılır. Kuşatılsalar da, korkutulsalar da, yenilseler de tüm halkların ortak noktaları olduğuna fırıncılar ve kruvasan şahittir.